Sinan Paşa Türbesi


İkinci Beyazıd'in damadı olan Kaptan-ı Derya Rumeli Beylerbeyi Damat Sinan Paşa ve eşi Münire Sultan bu türbede yatmaktadır.Kaptan-ı Deryalığı zamanında Gelibolu ve İstanbuldaki tershanelere büyük katkı sağlamıştır. Türbe Hamzakoy mevkiinde, İstanbul yol ayrımındadır. Türbe sekiz köşeli olarak yapılmış ihtişamlı bir yapı görünümündedir.III.Selim ve II.Mehmet tarafından onarılan türbe yakın zamanda da onarım görmüş ve günümüze kadar gelmiştir. Özellikle Geliboluya gelen turistlerin en çok ilgi gösterdiği yerlerden birisidir.






Geliboluyu Tanıyalım

Antik çagdan beri Avrupa ile Asya arasinda bir geçis noktasi pozisyonundaki Gelibolu, 25 Nisan 1915 tarihinde itilaf devletlerinin Istanbul'a ulasmak amaciyla gerçeklestirdikleri saldirilara karsi verilen savunma harbinin zaferle sonuçlanmasiyla GALLIPOLI 1915 adiyla tarihe geçmis ve ÇANAKKALE GEÇILMEZ destaninin gerçeklestigi topraklar olmustur.Antik dönemlerde Khersonesos olarak adlandirilan yarimadadaki tüm olaylarin odak noktasi olmustur. Kent, tarihi antik adi Hellespont olan Çanakkale Bogazi'ndaki ve yine antik adi Khersonesos olan Gelibolu Yarimadasi'ndaki ilk yerlesime degin uzanir. Kent, Traklar ve Yunan koloni hareketi sirasinda eski Yunanlilar tarafindan ele geçirilmistir. Kentin adinin bu koloniler tarafindan Kallipolis olarak degistirildigi varsayilmaktadir. Daha sonralari Miletos, Foça ve Midilli'den gelen halk tarafindan iskan edildi. Büyük Iskender M.Ö 336 yilinda kral olduktan sonra Anadolu'ya geçmek için M.Ö. 334 yilinda Gelibolu güzergâhini kullanmistir. Sirasiyla Eski Yunan, Pers, Makedonya, Bergama ve Romalilar'in istilasina ugrayan kent, Romalilar ve Bizans döneminde çok önem kazanmis ve önemli bir liman ve geçit konumuna gelmistir. Kent Bizans döneminde Imparator Jisitinianus zamaninda bakimdan geçirilerek çevresindeki surlar onarilmis, kente erzak depolari yapilmistir. Bu da bölgede bir merkez haline gelmesine neden olmustur. 1190 yilindaki Haçli Seferleri sirasinda Alman Imparatoru Friederich komutasindaki Haçli ordusu Anadolu'ya buradan geçmistir. 1204 yilinda kenti Venedikler, 1235 yilinda Bizanslilar ve son alarak da 1311 yilinda Osmanlilar ele geçirdi. Bizans döneminde merkezi bir kent görünümüne kavusan Gelibolu, Osmanlilar'in fethinden sonra daha da önem kazanmis ve Türkler'in Avrupa ile iliskilerinden bir merkez olarak kullanilmistir. 1391 yilinda Yildirim Beyazit buraya ilk tersaneyi kurdu ve basina Saruca Pasa'yi Bogaz Muhafizligi Komutani olarak atadi. Iç kale onarildi, harap durumdaki dis kale yikildi, iç liman elden geçirilerek girisine iki kule yapildi ve bu kuleler arasina savunma amaciyla üç adet zincir gerildi. Kanuni Sultan Süleyman'in padisahligi sirasinda, bin Kaptan Pasalim Eyaleti konumunda olan Gelibolu, sinirlari Inebahti, Midilli, Kocaeli, Karireli, Rodos ve Mizistra sancaklarini içine alacak sekilde genisletildi ve merkez durumuna geldi. I. Abdülhamit dönemine kadar süren durum, Bogaz Muhafizligi'nin Çanakkale'ye alinmasiyla son buldu ve Gelibolu'nun önemi nispeten azaldi. 1854 yilindaki Kirim savasi sirasinda Osmanli Imparatorlugu'nun müttefiki durumunda olan Ingiliz ve Fransiz askerleri, Kirim'a gitmek için çiktiklari Gelibolu'yu bir üs olarak kullandilar ve harap durumdaki Çimpe Kalesi'ni onarak burasini cephanelik olarak kullandilar. Bu dönemde hayatini kaybeden Frnasiz Askerleri için Gelibolu'nun içinde bir Fransiz Mezarligi bulunmaktadir.